Hergün haberlerde bir kadın daha…
İsmi bir alt yazıda geçiyor, yaşı, çocuk sayısı, bir de nerede öldürüldüğü.
Birkaç saniyelik bir haber, ama geride kalanlar için bir ömürlük eksiklik…
Kadın olmak bu ülkede ne yazık ki hâlâ cesaret istiyor. Evde, sokakta, iş yerinde… Kadınlar sadece var olmak için mücadele veriyor. Üstelik çoğu zaman bu mücadeleyi verirken yalnız bırakılıyorlar. Koruma kararları kâğıt üzerinde kalıyor, şiddet “geçmişte yaşanan bir sorun” gibi ele alınıyor.
Biz öğretmenler geleceği inşa ederken, dışarıda kadınların yaşam hakkı tehdit altında.
Bir yandan kız çocuklarına "güçlü olun" diyoruz, diğer yandan onların büyüdüklerinde neyle karşılaşacağını düşünmek bile can acıtıyor.
Kadına yönelik şiddet, sadece bireysel değil, toplumsal bir yaradır.
Kadınlar korkarak yaşamamalı. Sığınaklar, koruma kararları, acil hatlar; bunlar çözüm değil, geçici önlemler. Asıl çözüm; zihinlerde, eğitimde ve yasalarda köklü değişimdir.
Bir kadın öğretmen olarak diyorum ki:
Umut evde kalmasın. Kadınlar sokakta, işte, okulda, her yerde özgürce yürüsün.
Bir ülkenin gerçek gelişmişliği, kadınlarının ne kadar güvende olduğu ile ölçülür.
Sessiz kalmayalım. Çünkü sessizlik, şiddetin en büyük ortağıdır.


