Zamanın hızı, değerlerin önüne geçti. Oysa bir toplumun gerçek gücü, teknolojisinde değil; vicdanında, merhametinde ve ahlaki tutarlılığında saklıdır. Maneviyat ve etik, bu görünmeyen gücün iki vazgeçilmez direğidir.
Zamanın bu kadar hızlı aktığı, her şeyin tüketim nesnesine dönüştüğü bir çağda yaşıyoruz. Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyor, ama kimse tam olarak nereye gittiğini bilmiyor. Günün sonunda geriye kalan çoğu zaman yorgunluk, biraz sessizlik ve içimizdeki o eksiklik hissi oluyor.
Bugün bir kez daha fark ettim:
Toplumun asıl sağlığı ne ekonomiyle ne de teknolojiyle ölçülür. Gerçek sağlık, ruhun ve vicdanın dengesiyle ilgilidir. Maneviyat ve etik bu dengenin iki temel direğidir. Biri kalbi besler, diğeri aklı eğitir.
Maneviyat, insana yön verir; etik, o yönün sınırlarını çizer. Maneviyatsız bir etik soğuk bir kurallar zincirine dönüşür; etiksiz bir maneviyat ise ölçüsüz bir duygusallığa sapar. İkisi birlikte olunca, insan hem niyetinde saf, hem eyleminde doğru olur.
Bugün çevreme baktığımda şunu görüyorum:
Sözün değeri azalmış, dürüstlük çoğu zaman safdillikle karıştırılıyor, çıkar ilişkileri insan ilişkilerinin önüne geçmiş durumda. Oysa toplumun gerçek gücü, birbirine güvenen bireylerden doğar. Güveni inşa eden şey de ne para ne makamdır — yalnızca ahlaktır.
Kendime şu soruyu sordum:
“Maneviyatımın sesiyle vicdanımın sesi aynı yöne mi bakıyor?”
Eğer bu soruya tereddütsüz ‘evet’ diyemiyorsak, önce içimizdeki adaleti kurmamız gerekir. Çünkü adalet, önce kalpte başlar; sonra davranışlara, oradan kurumlara yayılır.
Belki de bu dönemde hepimizin yapması gereken şey, biraz yavaşlamak, biraz düşünmek.
Kendimize dürüstçe sormak:
Bugün birine faydam dokundu mu?
Bir haksızlık karşısında sessiz kalmadım mı?
Bir kalbi kırmak yerine onarabildim mi?
Cevabımız “evet”se, bu gün gerçekten yaşanmış bir gündür.
Cevabımız “hayır”sa, üzülmeye gerek yok; çünkü maneviyatın en güzel yanı, insana her sabah yeniden başlama cesareti vermesidir.
Son söz:
Maneviyat insanın kalbini, etik insanın davranışlarını eğitir.
Bir toplumda bu ikisi birlikte yaşarsa, orada umut hiçbir zaman tükenmez.


