Hatay’ın Yayladağı ilçesi, son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyor. İlçenin hem içme suyu hem de tarımsal sulama ihtiyacını karşılayan Yayladağı Barajı'nda su seviyesi %20’ye kadar geriledi. Yapılan ölçümlere göre barajda yalnızca 98 günlük içme suyu stoku kaldı. Yetkililer, bölge halkını acil su tasarrufu konusunda uyarırken, meteorolojik veriler de bu yılın olağanüstü kurak geçtiğini ortaya koyuyor.

Amanos Dağları'nın eteklerinde yer alan Hatay geneli ve özellikle Yayladağı ilçesi, geçmiş yıllarda yıl boyunca bol yağış almasıyla bilinirken, 2025 yılı itibarıyla yağış oranlarında %64’lük bir azalma yaşandı. Kış ve ilkbahar mevsimlerinde yeterli yağışın düşmemesi, bölgedeki su kaynaklarını kritik seviyelere düşürdü. Havadan çekilen görüntüler, baraj havzasında 15 metreye kadar çekilme yaşandığını gözler önüne serdi.

Yayladağı Belediye Başkanı Mehmet Yalçın, su seviyesinin %12’nin altına düşmesi durumunda içme suyu temininin mümkün olmayacağını belirterek, bu seviyeye Ekim ayının başında ulaşılabileceğini söyledi. Tarımsal sulamada şebeke suyunun kullanılmasının yasaklandığını ve bu konuda saha denetimlerinin artırıldığını belirten Yalçın, kuraklıkla mücadeleye yönelik bazı teknik önlemler alındığını da duyurdu. Bu kapsamda tarımsal sulama için tansiyometre yöntemi devreye alınıyor.

Yalçın, “Suyun altından bile daha değerli olduğu bir dönemdeyiz. Özellikle içme suyunun tarımda kullanılmasına kesinlikle müsamaha gösterilmeyecek” dedi. İlçe genelinde HATSU, Yayladağı Belediyesi ve DSİ ekipleri koordineli şekilde çalışarak hem denetimleri sürdürüyor hem de alternatif çözüm yolları üzerinde duruyor.

Şenköy Mahallesi Muhtarı Sait Döş ise, çiftçilerin büyük endişe içinde olduğunu belirtti. Geçtiğimiz yıllarda aynı barajdan tarlalara rahatça su verilirken, bu yıl çilek tarlalarının bile sulanamayacak durumda olduğunu ifade etti. Döş, “Su seviyesinin 15 metreye kadar düştüğünü gözümüzle görüyoruz. Bu yılki kuraklık, içme suyunu dahi tehdit eder hale geldi” dedi.

Yetkililer, hava sıcaklıklarının yüksek seyretmesi nedeniyle buharlaşma oranlarının da arttığını, dolayısıyla mevcut su stoklarının daha erken tükenebileceğini ifade ediyor. Su krizinin derinleşmemesi için hem bireysel hem kurumsal düzeyde acil tasarruf tedbirlerinin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.